9 Ocak 2017 Pazartesi

Sherlock Dizi İncelemesi


 
    Did you miss me? Herkese yeniden merhabalar. Son yazımda Westworld adlı diziyi incelemiştim. Bu hafta yine bir diziyi inceliyorum ama sonunda bilim-kurgu olmayan bir yapımı anlatacağım. Gerçekten kaliteli ki bunun nedenini size yazının ileri kısımlarında anlatacağım. 






              Dizi Hakkında Genel Bilgiler

    Sherlock hala devam eden bir dizi ve 4. sezonu bu yazının yayınlanmasından yaklaşık bir hafta önce başladı. Sir Arthur Conan Doyle'ın aynı isimli kitaplarının günümüz zamanına uyarlamasıdır. Mark Gattis tarafından geliştirilmiştir. İlk bölümü 25 Haziran 2010'da yayınlanmıştır. Her sezonu yaklaşık 90 dakikalık 3 bölümden oluşur. Ayrıca bir yılbaşı bölümü çıkmıştır. Sezonları ikişer yıl aralıklarla yayınlanmıştır. Bu kadar az bölüme sahip olmasına rağmen çok sevilmiştir ve IMDb puanı 9,2'dir. Başrolünde Benedict Cumberbatch(Sherlock Holmes), Martin Freeman(Dr. Watson), Mark Gattis(Mycroft Holmes), Andrew Scott(James Moriarty) gibi oyuncular bulunmaktadır. 


         Konusu

Sherlock Holmes ve Dr. Watson
     John Watson eski bir doktor ve askerdir. Bir mermi ile vurulmasının ardından topal kalmıştır ve değnekle yürümeye başlamıştır. London'a gelen Watson kalacak bir yer ararken Sherlock Holmes ile tanışır. Sherlock onu görür görmez Watson hakkındaki birçok şeyi daha hiç konuşmadan bilir; bu Watson'ı çok şaşırtır. Sherlock kendisini "yüksek işleyen sosyopat" olarak tanımlar. İkili ev arkadaşı olurlar. Sherlock, cinayetlerle ilgili 'ilgi çekici' bulduğu suçlarda polise yardım etmektedir. Bir gün Watson'dan kendisine eşlik etmesini ister. Watson aksiyondan sıkılmıştır ama gene de kabul eder. Bir kovalamaca olduğu sırada, heyecandan koşmaya başlar. Sonra anlar ki aslında topal olmasının sebebi psikolojik ve aksiyonu özlemesidir. Bu andan sonra ikili sürekli cinayetlerle uğraşmaya başlar. Watson'da bunlarla ilgili bloglar yazar. Başlarına da izlenmesi çok hoş bir sürü olay gelir.
   


Moriarty
      Sherlock kulağa sıradan bir dedektif dizisi gelse de kesinlikle öyle değil. Çünkü ilk olarak karaktereler klasik ve klişeleşmiş değil. Sherlock normal bir insandan çok farklıdır. Başka insanların duygularıyla ilgilenmez ve daha çok detaylarla uğraşır. Gözlem yetenekleri çok iyidir. Bir bakışta hiç kimseye söylemediğiniz bir şeyi anlayabilir. Egoisttir ve bunu başka insanlara kanıtlamak için onları komik bir biçimde üzebilir. Dr. Watson ise kulağa daha mantıklı gelen ve çevresindekileri önemseyen bir karakterdir. Sherlock birini üzdüğü zaman teselli etme görevini o üstlenir. Bunun dışında ise Sherlock'un baş düşmanı Moriarty var ki gerçekten çılgın kelimesinin hakkını veren bir karakter. Sürekli duygu değiştiriyor. Sherlock bile Moriarty'nin bir sonraki adımını tahmin etmekte zorlanıyor. Bunu sağlayan ise Andrew Scott. Gerçekten iyi bir oyunculuk sergiliyor. Sherlock dışında zeki olan tek karakter de o olunca aralarındaki çatışmalar ileri derece de tatmin edici. 


Sherlock Zihin Sarayı'nı kullanırken
     Dizinin farklı olmasının bir diğer sebebi ise işlenen suçlar ve Sherlock'un bunları çözüm biçimi. Suçlar benim izlediğim dizilerden çok daha komplike ve tahmin edilmesi gerçekten zor. Bu da dizinin sezonlarının uzun aralıklarla olmasının mazereti. Sherlock suçları çok ince detayları yakalayarak çözüyor. Bunu Zihin Sarayı dediği zihninde kurduğu bir düşünme alanını kullanarak yapıyor. Suçları çözerken zaten Sherlock'un ne düşündüğünü anlatan yazılar geçiyor ekrandan. Biz de Zihin Sarayı'nın nasıl işlediğini az çok anlıyoruz.

     Dizi sadece bunla da kalmıyor. Size karışık duyguları yaşatıyor. Bazen düşündürüyor, bazen güldürüyor, bazen geriyor, bazen ise üzüyor. Beni de diziye çeken en büyük özellik bu. Çünkü bir bölümünün 90 dakikasının 90'ını da çok değerli kılıyor. Başka bir şey izlerken iyi işlenmiş de olsa hep aynı şeyi hissetmek beni çok sıkıyor. Sherlock ise hepsini tam tadında işleyerek ne aşırı sulandırıyor, ne aşırı ciddi tutuyor. Ayarını yakalıyor. 


     Bu haftanın yazısı da burada bitiyor. Okuduğunuz için teşekkürler. Sonraki yazılarımda görüşmek üzere.





1 yorum: