15 Aralık 2016 Perşembe

Westworld Dizi İncelemesi



     Yeniden merhabalar. Önceki yazımda Breaking Bad ile ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşmıştım. Bu hafta da bence onun kadar başarılı ve iyi olabilecek bir başka dizden bahsedeceğim. Dizinin adı Westworld. Hikayeyi bütünüyle incelesem çok daha uzun yazardım ama izlemeyenler için tadını kaçırmak istemiyorum. Genede çok etkilediğini düşünmediğim bazı şeyleri paylaşacağım.


      Dizi Hakkında Genel Bilgiler

   
Dr. Ford
     Westworld Jonathan Nolan ve eşi Lisa Joy tarafından oluşturulan bir HBO dizisidir. HBO aynı zamanda Game of Thrones'u yayınlayan kanal. Aynı isimde ve temada olan filmden esinlenerek yapılmıştır. 10 bölümden oluşan 1.sezonu yayınlandı ve 2. sezonunun 2018'de geleceği tahmin ediliyor. Bir bölümü 50-60 dakika arasındadır. Sezon finali ise 120 dakika. Dizi için oldukça büyük bir bütçe ayrılmış durumda. Oyuncu kadrosu da çok iyi. Anthony Hopkins, Evan Rachel Wood, Ed Harris, Thandie Newton, Jeffrey Wright ve daha bir sürü kişi. Hepsi de oyunculuk konusunda mükemmel bir iş çıkarmış. Dizinin müzikleri de bir ayrı güzel. İnsanı gerçekten atmosferinin içine alan müziklerinin bestecisi Ramin Djawadi. Ramin aynı zamanda Game of Thrones'un da ana temasını bestelemişti. Dizi daha yeni olmasına rağmen bir sürü insan teoriler üretmeye başladı bile. 

          Dizinin Konusu





Dolores
    Westworld, insanların gerçek hayatta yapamadıkları şeyleri yapabilmeleri için açılmış bir parktır. Para karşılığında parka girip çok abartmadıkça istedikleri herşeyi yapabilirler. Robot olmayan kimse burada ölemez. Park, "vahşi batı" temalı bir arazidir. İçinde kasabaların, kovboyların, kanun kaçakçılarının ve daha bir sürü şeyin bulunduğu kocaman çöl bir arazi. Bu kasabalarda yaşayanlar ise robotlardır. İnsan yapımı bir vücuda ve yazılımdan oluşan bir zihne sahiplerdir. Robotların diyecekleri, yapacakları ve anılarının hepsi önceden belirlenmiştir ve insanların komutlarına uymak zorundadırlar. Robotların başlarına bir şey geldiği zaman onları düzelterek tekrar parka gönderirler. 
Bu robotları ve parkı bulanlar ise Dr. Robert Ford (Anthony Hopkins) ve ortağı Arnold'dır. Fakat Arnold park açıldıktan kısa bir süre sonra ölmüştür ve Labirent adında geride son bir bulmaca bırakmıştır. Ana kötü hissi veren Siyah Giyen Adam'da (Ed Harris) bu bulmacayı çözmeye çalışmaktadır. Arnold'dan sonra Dr. Ford yeni bir partner edinir : Bernard(Jeffrey Wright).

    Bir gün robotların yazılımına yapılan bir güncelleme sonucu bazı robotlar önceki yaşamlarını hatırlamaya başlarlar. Böyle hisseden robotların hafızalarını temizleyip parktan çıkartırlar ve bir yere kapatırlar ama robotlar kontroller sırasında insanlara yalan söylemeye başladıklarında işler de karışmaya başlayacaktır. Biz de hikayeyi daha çok Dolores Abernathy (Evan Rachel Wood) adlı robotun bakış açısından görüyoruz.






Siyah Giyen Adam

    Fark ettiyseniz "kötü adam izlenimi veren/daha çok onun bakış açısından gördüğümüz"gibi ifadeler kullandım. "Ana karakter sadece budur." gibi bir ifade kullanamam. Çünkü özellikle ilk bölümlerde dizi çok karmaşık ilerliyor. Bu diziyi anlaşılmaz hale getiren türden bir karmaşıklık değil. Birbirinden bağımsız gibi görünen birçok hikayeyi anlatıyor. Bu da ilk 5 bölümde biraz yavaş ilerleme kaydetmesine yol açıyor. Ama bu bölümleri de çok iyi kullanarak atmosferi ve hikayenin altyapısını kuruyor ve izleyiciye sonraki bölümleri izlemesi için inanılmaz gizemler veriyor. Zaten gerilim ve gizem dizinin en sevdiğim yanları. Tabi Game of Thrones'taki gibi vahşet ve cinsellikte var. Sonraki bölümlerde ise bu olayları birbirine bağlıyor ve hiç tahmin etmediğiniz şekilde devam ettiriyor. Birinin iyi mi, kötü mü olduğunu 3-4 kere tekrar tekrar düşündüğüm oldu. Örneğin Siyah Giyen Adam. En başta çok acımasız görünüyor (ki öyle zaten) ve yaptıklarını onaylamıyorsunuz ama sonra Labirent'i neden aradığını söyleyince siz de meraklanmaya ve onun hedefine ulaşmasını istemeye başlıyorsunuz.  Dizinin bir diğer sevdiğim özelliğiyse Matrix gibi hayatımı bir an sorgulamama yol açtı. Dejavu gördüğüm zaman ben de eski hayatlarımı mı hatırlıyorum acaba ? Gizemlere gelirsek, cevaplarını tahmin etmeye çalışmak çok zor. Bazen "kesin böyle çıkacak" dediğiniz bir şeyin tam tersi oluyor. Dizi neredeyse her bölümde sizi ters köşe ediyor. Bu da benim filmlerde ve dizilerde çok sevdiğim bir özellik. Çünkü diziyi canlı tutuyor. Onu beklenmedik ve ilgi çekici kılıyor. Diğer klişe dizilerden ayırıyor ve Westworld bu tanımların en iyilerini yapıyor diyebilirim. Zaten izleyenlerin çoğu diziyi yeni bir Breaking Bad veya Game of Thrones olarak tanımlıyor ve bence haklılar. Diğer sezonlarını da bu ilk sezon gibi başarılı yapabilirlerse bu dizi de kesin bir klasik olur. Diğer sezonu için 2 yıl beklemenin benim için hiç kolay olmayacağı kesin. 
Bernard 


      Bu haftadaki yazımı da okuduğunuz için teşekkür ederim. Gelecek haftadaki yazımda görüşmek üzere.



















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder